Basın İlan Kurumu verileri esas alınarak hazırlanan Süreli Yayın İstatistikleri kapsamında internet ziyaretçi trafiklerine ilişkin veriler ilk kez kamuoyunun bilgisine sunuldu.
2024 yılına ait Süreli Yayın İstatistikleri, Türkiye’de medyanın geçirdiği dönüşümü resmetmek açısından önemli bir veri sunuyor bizlere. Ancak verilerin ardındaki yapısal problemler, yüzeyin hemen altında derin bir sistem krizini açığa çıkartıyor.
Resmî İlan Sistemi: Gerçekten Destek mi, Bağımlılık mı?
Basın İlan Kurumu (BİK) aracılığıyla dağıtılan resmî ilan ve reklamlar, yüzeyde kamu desteği gibi görünse de, medyanın bağımsızlığı ve çeşitliliği açısından ciddi bir sorun alanı yaratıyor. 2.040 süreli yayının yalnızca 1.102’si resmî ilan alabiliyor. Diğer 938 yayın ise yalnızca reklamla destekleniyor. Bu tablo, yayınların önemli bir kısmının resmî gelirlerden mahrum kaldığını ve dolayısıyla sürdürülebilirliklerinin zayıf olduğunu gösteriyor.
Daha da çarpıcısı, 2024 yılında ilan adedi %7,1 azalırken, bedelin %90 oranında artması. Bu durum, ilanların daha az yayına, daha yüksek meblağlarla dağıtıldığını; dolayısıyla kaynakların belli yayınlarda yoğunlaştığını düşündürüyor.
Gazete Tirajlarındaki Düşüş ve Basılı Medyanın Erimesi
Gazete tirajlarının bir önceki yıla göre %27,5 düşerek 462 milyon seviyesine gerilemesi, yazılı basının açık bir çöküş yaşadığını gösteriyor. Yaygın gazetelerin tirajının toplamın %80’inden fazlasını oluşturması, yerel medyanın yalnızca ayakta kalmakla meşgul olduğunu ortaya koyuyor. Bu düşüş, dijitalleşmenin etkisiyle açıklansa da, içerik üretimindeki kalite sorunları, tekelleşme ve okuyucuya güven veremeyen yayıncılık anlayışı da dikkate alınmalı. Sadece sayfa sayısından ibaret sayfasının renkli olup olmadığını bile bilen okuru olmayan gazeteler.
İnternet Haber Siteleri: Sayfa Görüntüleme Var, Peki Ya Kalite Nerede?
İlk kez açıklanan internet haber sitelerine ilişkin trafik verileri, yüzeyde etkileyici: 9,2 milyar tekil ziyaretçi, 46,7 milyar sayfa görüntülemesi. Ancak bu büyük rakamların ardında tıklama ekonomisine kurban edilmiş, niteliksiz içerikler, clickbait başlıklar ve algoritma odaklı yayıncılık yatıyor. Kategorik dağılıma bakıldığında, toplam trafiğin %56,1’inin "Genel Kategori" sitelerden gelmesi, dijital yayıncılığın hâlâ yeterince yapılandırılamadığını gösteriyor.
Üstelik içerik çeşitliliği açısından da dijital yayıncılık oldukça yoksul: 813 haber sitesinden 798’i siyasi-haber-güncel içerik üretmekte. Ekonomi, bilim, kültür-sanat gibi içeriklerin oranı neredeyse yok denecek düzeyde. Bu tablo, basında içerik tekdüzeliği ve uzmanlaşma eksikliği sorunlarını da göz önüne seriyor. Spor ve aktüel sitelerin ne kadar yer kapladığını görüyorsunuz.
Kadın İstihdamı ve Mesleki Profil
Basın sektöründe kadın istihdam oranı %39 seviyelerinde. Yüzeyde olumlu gibi görünse de, özellikle karar verici pozisyonlarda (yazı işleri müdürü, haber müdürü) kadınların daha az temsil edilmesi, cinsiyet eşitliğine dayalı bir istihdam politikasının hâlâ kurulamadığını ortaya koyuyor. Çıplak gözle görebilirsiniz editör,muhabir veya iş görüşmelerinde ekran yüzü olma vasfından öteye geçirilemeyen teklifler dolu.
Ayrıca, basın çalışanlarının %43,8’inin lisans mezunu olması olumlu bir veri gibi görünse de, bu oran aynı zamanda kalan büyük bir kesimin profesyonel gazetecilik formasyonu olmadan sektörde yer aldığını ve meslekî niteliğin zayıfladığını gösteriyor. %56,2 lik kesim lisans mezunu bile değil.
Burada esas paylaşılmamış bir veri daha dikkatimizi çekti. %43,8 ne kadarı gazetecilik mezunu? Bir iletişim fakültesi mezunu sayısı yüzdesi kaçtır?
Sonuç: Nicelik Çok, Nitelik Nerede?
BİK’in verileri, medyanın niceliksel dönüşümünü belgelemek açısından değerli olabilir. Ancak bu veriler üzerinden yapılan değerlendirmeler, Türkiye’de basının özellikle yerel basının ciddi bir kriz içinde olduğunu gözler önüne seriyor.
Eğer bu yapısal sorunlar ivedilikle ele alınmazsa, Türkiye’de medya ya tamamen güdümlü bir propaganda aracı haline gelecek ya da tıklanma kaygısıyla algoritmalara teslim olmuş bir boşlukta varlığını sürdürecek.