Türkiye siyasetinde nadiren görülen bir yükseliş hikayesi yazılıyor. İstanbul’un seçilmiş belediye başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Haziran ortasında özgürlüğüne kavuşması bekleniyor. Bu yalnızca bir tahliye değil, aynı zamanda siyasette yeni bir dönemin habercisi olabilir.
İmamoğlu, hakkında açılan siyasi davalar ve aldığı mahkûmiyet kararlarıyla uzun süredir kamuoyunun gündeminde. Ancak süreç sadece bir cezai sürecin ötesine geçti; halkın iradesine yönelik müdahalelere karşı bir sembole dönüştü. 15 Haziran sonrası, gerçek anlamda bir “siyasi yeniden doğuş”un ilk günü olacak.
Edinilen kulis bilgilerine göre, İmamoğlu’nun içeride olduğu dönemde uğradığı tüm maddi ve manevi zararların telafi edilmesi için yasal adımlar atılacak. Bu, Türkiye’nin demokratik hukuk devleti kimliğine geri dönme çabalarının sembolik bir göstergesi olacak.
Ancak asıl dikkat çeken, bu sürecin ardından Ekrem İmamoğlu’nun adının giderek daha güçlü bir şekilde “Cumhurbaşkanı Adayı” olarak anılması. Karadenizli bir iş insanı olan ve İstanbul’da halkla kurduğu güçlü bağla tanınan İmamoğlu, sadece muhalefetin değil, merkez seçmenin de desteğini alma potansiyeline sahip.
Bu bağlamda şu soruyu sormak artık kaçınılmaz: Türkiye, 2028’e giden yolda yeni bir lider mi doğuruyor?
İmamoğlu’nun kapsayıcı dili, adalet vurgusu ve halkla kurduğu gönül köprüsü, onun yalnızca bir siyasi aktör değil, birleştirici bir figür olabileceğini gösteriyor. Artık sahne yeniden kuruluyor. Ve o sahnede Ekrem İmamoğlu’nun adı daha güçlü, daha net ve daha umut verici biçimde yankılanıyor.