Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olarak, nepotizme karşı duruşu ile tanınır. Atatürk'ün nepotizm yapmamasının birkaç ana nedeni vardır:
İlke ve İdealizmi: Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'ni modern, laik ve demokratik bir devlet olarak kurma idealine bağlıydı. Bu doğrultuda, liyakat ve ehliyete dayalı bir yönetim anlayışını benimsedi. Aile ve akrabalık ilişkilerinin, devlet yönetiminde veya kamu görevlerinde belirleyici olmasına karşıydı.
Devrimci Misyonu: Atatürk'ün gerçekleştirdiği devrimlerin temelinde, Osmanlı İmparatorluğu'nun geleneksel yapısının yerine modern ve rasyonel bir devlet yapısı kurma hedefi yatıyordu. Nepotizm, Osmanlı döneminde yaygın olan bir uygulamaydı ve Atatürk, eski düzenin bu türden özelliklerine karşı reformlar yaptı.
Kişisel Örnek Oluşturma: Atatürk, kendi ailesi ve yakın çevresiyle ilgili konularda dahi tarafsız kalmaya özen gösterdi. Örneğin, ailesinden veya yakın arkadaşlarından kimseyi kayırmadı veya yüksek makamlara getirmedi. Bu, hem halkın gözünde dürüst ve tarafsız bir lider imajı çizmesine yardımcı oldu hem de devlet kurumlarına güveni artırdı.
Kurumsal Güçlenme: Atatürk, devletin kurumsal yapısının sağlam temeller üzerine oturması gerektiğine inanıyordu. Liyakat esasına dayalı bir yönetim, devlet kurumlarının daha etkin ve verimli çalışmasını sağlardı. Bu nedenle, görev ve pozisyonlara atamalarda kişisel ilişkiler yerine yetenek ve deneyime önem verildi.
Cumhuriyetin Değerleri: Atatürk, cumhuriyetin temel değerleri arasında adalet, eşitlik ve halkın egemenliğini ön plana çıkardı. Nepotizm, bu değerlerle çelişen bir uygulama olduğundan, Atatürk yönetiminde yeri yoktu.
Sonuç olarak, Atatürk'ün nepotizm yapmamasının ardında yatan temel nedenler, onun modern, demokratik ve liyakata dayalı bir devlet kurma ideali ve bu doğrultudaki ilkeli duruşuydu. Bu tutum, onun hem lider olarak itibarını pekiştirdi hem de yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nin sağlıklı bir şekilde gelişmesine katkı sağladı.