Nilüfer'de Emek ve Adalet Arayışı: Sessizliğin Çığlığı Yükseliyor
Bursa’nın en gelişmiş ilçelerinden biri olan Nilüfer’de, son günlerde belediye çalışanlarının yaşadığı ekonomik sıkıntılar, kurumsal sessizliğin gölgesinde büyüyor. Belediyede yaşanan maaş krizi, sadece çalışanların değil, ilçede yaşayan herkesin vicdanını rahatsız ediyor.
Grev Kapıda, Umutlar Beklemede
29 Mayıs tarihinde yapılması planlanan grev, emekçilerin sabrının son noktaya geldiğinin bir göstergesi. Belediye ile çalışanlar arasındaki zam görüşmelerinde bir uzlaşma sağlanamaması, iş barışını tehdit eder hale geldi. Çalışanların talepleri oldukça net: Enflasyona ezdirilmeyecek bir yaşam ücreti. Ancak kulislerden gelen bilgilere göre, Yüksek Hakem Kurulu’nun %15 ile %21 arasında belirlediği zam oranları yerine, belediye yönetimi yalnızca %5 zam teklifinde bulundu.
“Bu Maaş Size Çok Bile”
Belediye Başkanı Şadi Özdemir'in, bazı işçilere yönelik olarak "Bu aldığınız maaş size fazla bile, bu kadar almamalıydınız" dediği iddiası ise, krizin sadece ekonomik değil, aynı zamanda etik bir boyut kazandığını gösteriyor. Böyle bir söylemin, kamuda sosyal adaleti savunması beklenen bir başkandan geldiği duyumu bile kamuoyunu derinden yaraladı.
Eksik Ödemeler ve Ödenmeyen Tazminatlar
Belediye, çalışanların maaşlarını kimi zaman yüzde 80 oranında yatırıyor; kalan miktar ise ileri tarihlere erteleniyor. Bu uygulama artık istisna değil, rutin haline geldi. Emeklilik hakkını kazanan çalışanların tazminatlarının bile ödenmediği iddiası, belediyedeki mali yönetimin sorgulanmasına yol açıyor.
Çalışanlar Gözden Çıkarıldı mı?
Başkan Özdemir’in göreve gelmesinin ardından 126 işçinin işten çıkarılması, “tasarruf” adı altında yürütülen sürecin bedelini emekçilere ödettiğini düşündürüyor. Bu kararlar, çalışan motivasyonunu zayıflatmakla kalmıyor; halkın belediye hizmetlerinden aldığı verimi de düşürüyor
Bir dip not düşelim buraya Şadi ÖZDEMİR'in akrabaları da bu durumdan çok kötü etkilenmiş...
Bu Kriz Nereye Gidiyor?
Nilüfer Belediyesi'nin yaşadığı bu kriz, yalnızca bir kurumsal mesele değil; kamu hizmetlerinin geleceği, çalışanların hakları ve sosyal adaletin sınavıdır. Kriz büyümeden, çözüm üreten, şeffaf ve çalışanı merkeze alan bir yönetim anlayışına ihtiyaç var.