"Türkiye'de Siyaset: Partiler Mi, Yoksa Örgütler Arası Lig Mi?"
Bazen düşünüyorum da, Türkiye'deki partiler artık birer siyasi oluşumdan çok, karma dövüş sanatları organizasyonuna benziyor. Sağcılar, solcular, dinciler, liberaller, çaycılar, kantinciler… Hepsi partilere çöreklenmiş, “biz bu belediyeyi alacağız” diye Fight Club oynamaya başlamış. Şimdi mesela bir belediye başkanına ulaşmak istiyorsun diyelim… Normalde ne yaparsın? Resmi bir mail atarsın, özel kalemi ararsın, “sayın başkanım sizi çok seviyoruz, bir ricamız olacaktı” dersin.
Yok öyle bir dünya! Belediye başkanına ulaşmanın yolu şu: Mahalledeki örgütü bulacaksın. Hangi örgüt mü? Valla ona da şansına artık. Sağcı örgüt mü güçlü, solcu mu hâkim, yoksa belediyeyi üç dönemdir elinde tutan amcanın dayısının bacanağının derneği mi aktif, orasını bilemem. Doğru örgüte ulaştıysan, başkan da sana ulaşır, hatta belki hal hatır bile sorar. Yani Türkiye'de siyaset şöyle: Partiler tabela, belediyeler sahne, asıl oyunu perde arkasındaki örgütler oynuyor. Siyaset mi? O da arada bir uğruyor. Şimdi soruyorsun, “Bu durum sadece bir parti için mi geçerli?” Hayır kardeşim, bu resmen ülke çapında bir gelenek olmuş. Sağcı belediye de aynı, solcu belediye de. Kimse masum değil, sadece örgütleri farklı! Kısacası, belediyeye işin mi düştü? CV'ni değil, bağlantılarını hazırla. Torpil listesi, referans mektubu, örgüt kartı…
Ve bol şanslar diliyorum!